whatsapp danışma hattı
(0542) 223 56 38
Ana Sayfa | Poliklinik ve Birimlerimiz | Doktorlarımız | Medikal Yazılar | Anlaşmalı Kurumlar | Randevu - İletişim |
Sosyal Fobi - Utangaçlık mı, Hastalık mı? Dr. Hüsamettin Güldoğan Sosyal fobiye bağlı kaçınma davranışı iş yada sosyal yaşamı olumsuz etkiliyorsa, korkular nedeniyle sürekli gerginlik yaşanıyorsa ve insanlarla ilişkilerde azalma olmuşsa profesyonel yardım ve tedavi gereklidir. İlk kez 60'lı yıllarda telaffuz edilmeye başlanan sosyal fobinin çok seyrek görüldüğü düşünülmekteydi. Utangaçlık çekingenlik veya kişilik yapısı gibi değerlendirilmesi, tanınıp-tedavi edilmesini güçleştirmiştir. Son yıllardaki teşhis kriterleri ve yöntemlerinde ki gelişmeler sosyal fobinin hiçte azımsanmayacak oranda olduğunu göstermektedir. Sosyal fobi, toplum içinde otururken, konuşurken yemek yerken-içerken, yazı yazarken yada herhangi bir eylemde bulunurken kızarma, terleme, ellerin titremesi, kendini küçük düşüreceğini sanarak yanlış bir şey yapma korkusu olarak tanımlanabilir. Sosyal ortamlarda, kişinin davranışlarının başkaları tarafından inceleneceği yada performans gerektiren durumlarda utanacağını düşünerek nedensiz, sürekli ve belirgin bir korku ortaya çıkar. Aslında bozukluğun temel nedeni başkalarının yanında gülünç düşme korkusudur. Daha doğrusu utanmaktan korkarlar. Topluluk içinde beceriksizlik veya uygunsuz davranışlar (kekeleme, yanlış şeyler söyleme); kızarma, terleme, titreme en çok korkulan durumlardır. Sosyal fobik hastalar en sık olarak topluluk içinde konuşmak, yazmak ve halka açık tuvaletleri kullanmada sıkıntı duyarlar. Bazıları yanlış bir şey söyleyeceği korkusu ile konuşmaktan kaçınırlar. Bazıları ise konuşacaklarını unutacağı korkusuna kapılırlar. Bazıları toplulukta yemek yemek yada içmekten korkar. Bardak yada çatal-kaşığı tutarken ellerinin titreyeceğinden ve yemeği yerken boğazlarının düğümleneceğinden ve boğulmaktan korkarlar. Toplulukta para sayma, sınıfta tahtaya yazı yazmak, dans etmek, birilerinin bulunduğu bir odaya girme, yetkili-otorite biri ile konuşmak yada karşı cinsten birisi ile konuşmak korku nedeni olabilir. Topluluk büyüdükçe yada resmileştikçe korku artar. Korkulan ortam yada nesne karşısında hissedilen bunaltı panik seviyesinde olabilir ve kişinin beceriksiz hareketler sergilemesine neden olabilir. Sosyal fobilerde en sık rastlanan belirtiler çarpıntı, terleme, kızarma ve titremedir. Bu belirtilerin diğer insanlar tarafından görülebileceği düşüncesi kişinin bunaltısını daha da artırabilir. Sosyal fobili kişinin korktuğu durum karşısında belirtileri: * Titreme, ürperme * Çarpıntı * Terleme * Kızarma, solma * Sık idrar yapma * İshal * Sık sık solunum * Uyuşmalar * Midede kasılma hissi * Ağız kuruması * Boğazda düğümlenme hissi * Huzursuzluk * Korku hissi Yaygın sosyal fobisi olan hastalar eleştirilmekten, onaylanmamaktan kokarlar ve kendileri hakkında olumsuz değerlendirmeler yaparlar. Başkalarına göre kendilerini sosyal açıdan yetersiz ve aşağı görürler, öz güvenleri de düşüktür. Başkalarının kendisini değersiz gördüğü, mutlulukları için başkalarından onay görmelerinin gerekli olduğu, korkulu-sıkıntılı görünmenin utanç verici olduğu gibi yanlış inançlar kişiyi sosyal fobik olmaya doğru iter. Sosyal fobikin davranışı, korkulan nesne yada ortamdan sürekli kaçınma ve bu durumlarda başarısız bir performans sergileme olarak tanımlanabilir. Aslında performansları düşündükleri kadar kötü olmamasına karşın kaçındıkları için gittikçe zayıflar, sosyal izolasyon ve yalnızlığa doğru sürüklenir. Sosyal ortamlara katılmama-katılamama yada erken ayrılma, göz temasından kaçınma sosyal aktiviteleri zayıflar. * Fobik kaçınma mesleki ve akademik alanlarda, randevularda, eğitimde, evlenme konularında bir takım kısıtlamalara yol açabilir. * Sosyal fobiklerde işe gitmeme, iş veriminde düşme, işten atılma, işsizlik oranı bir hayli yüksek olup, ekonomik düzeyleri de belirgin olarak azalır. * Sosyal fobinin genç yaşlarda başlangıç göstermesi, kişinin eğitim ve kariyer, amaçlarını engelleyebilir. Sosyal fobiklerin eğitim düzeyleri daha düşüktür, okul reddi hayli yüksektir. * İnsanlarla ilişkileri olumsuz etkilenmesinden, sosyal destekten yoksun hissedilmesinden ve yakın arkadaş sayısının kısıtlı olmasından dolayı sosyal fobilerin evlilik oranı normal topluma göre daha düşüktür. * Sosyal fobiklerde, sosyal ortamın doğurduğu sıkıntıyı azaltmak için alkol yada ilaç kullanımı (sakinleştiriciler) yüksek orandadır. * Sosyal fobisi olanlarda alkol problemlerinin sıkılığı 2 kat, alkol problemi olanlarda sosyal fobi görülme sıklığı ise normal popülasyona göre 9 kat fazladır. Sosyal fobiye eşil eden hastalıklar * Alkol bağımlılığı %18 * İlaç kötüye kullanımı % 13 * Depresyon %35-50 * Agorafobi % 45 * Sosyal fobiklerde intihar oranı genel nüfusa göre 5 kat daha fazladır. Sosyal fobiklerin normal popülasyona farklılıkları: * Yalnız yaşama oranları yüksek * İş hayatları inişli çıkışlı * Sosyal izolasyon * Eğitim seviyeleri düşük * Ekonomik açıdan kötü yada bağımlı * İntihar düşünceleri yüksek * Alkol ilaç bağımlılığı yüksek Başlangıç: 10'lu yaşlar olup genellikle 13-19 yaşlar arasında başlangıç gösterebileceği gibi daha çocuklarda ve otuzlu yaşlarda da olabilmektedir. Küçük çocuklarda sosyal fobi ağlama, öfke nöbeti, donup kalma, okul reddi ve sosyal ortamdan kaçınma şeklinde kendini gösterebilir. Başlatıcı bir etken olmayabilir yada utandırıcı bir olay tetikleyebilir. Etkenler: * Ana-babanın istek ve beklentilerine uymayan davranışta bulunduğu zaman cezalandırılan fakat ana-babanın belirlediği davranış kalıbına uyduğu zaman ödüllendirilmeyen çocuklarda başarısızlık korkusunun geliştiği ve sosyal fobiye yatkın oldukları anlaşılmıştır. * Ülkemizde çocuk yetiştirme tarzındaki yanlışlıklardan dolayı (bastırma, aşırı itaat ve saygı, ayıp) toplum içinde özgür davranma konularında çekingenlik-utangaçlık sık görülen bir durum olup bu da bizi toplum olarak sosyal fobiye yatkın kılmaktadır. Sıklık: Kişinin yaşam boyu sosyal fobiye yakalanma oranı yaklaşık %10'dur. Toplumun %10'dan fazlasının etkilendiği anlaşılmaktadır. Erkeklerde daha sık olup erkek/kadın oranı 3/2'dir. Gidiş ve Tedavi : * Sosyal fobi kronik, kesintisiz seyir gösteren bir hastalıktır. * Hastalığın genç başlangıçlı olması, eğitim düzeyinin yüksek olması, eşlik eden başka bir psikiyatrik hastalık olmaması tedaviden olumlu sonuç almayı sağlayan faktörlerdir. * Sosyal fobiklerin ancak %25'inin tedavi gördüğü anlaşılmaktadır. * En az 6 ay süresi, ilaç ve psikoterapinin birlikte uygulandığı tedavi metodundan iyi yanıt alınmaktadır. Özet: * Sosyal fobi; yaygın ve kısıtlayıcı ciddi bir hastalıktır. * Özel ve iş yaşamlarını etkileyen, strese ve sosyoekonomik probleme neden olan, toplumdan izole olunmasına yol açan ağır bir tablodur. * Kişiye ve topluma ekonomik maliyeti çok yüksektir. * Temel neden başkalarının yanında gülünç duruma düşme ve aşağılanma korkusudur. * Tedavi edilmediği taktirde alkol-ilaç bağımlılığı ve intihar riski yüksektir. * Tedaviye iyi cevap veren bir hastalıktır. |
|||
Poliklinik ve Birimlerimiz | Doktorlarımız | Medikal Yazılar | Anlaşmalı Kurumlar | Randevu - İletişim KVKK - Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Köybaşı Cad. Mübaşir Sok. No:2 Yeniköy Sarıyer / İstanbul 444 10 97 Bu sitenin içeriği, kullanıcıyı sağlık amaçlı bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin yada konsültasyonunun yerini alamaz. Site içeriği, asla kişisel teşhis yada tedavi yönetiminin seçimi için değerlendirilmemelidir. |
|
Tasarım ve Geliştirme |