whatsapp danışma hattı
(0542) 223 56 38
Ana Sayfa | Poliklinik ve Birimlerimiz | Doktorlarımız | Medikal Yazılar | Anlaşmalı Kurumlar | Randevu - İletişim |
Over (kadın yumurtalık) Kanseri Prof. Dr. Maktav Dinçer Yumurtalıklar rahmin iki yanında yer alan ve badem büyüklüğünde olan organlardır. Hem kadınlık hormonu (östrojen) üretip kana salgılarlar hem de yumurtaları oluştururlar. Yumurtalıktan çıkan habis tümörlerin bazıları daha genç (ergenlik) yaşlarında ortaya çıkar ve farklı hücresel özellikleri taşır, bunlara germ hücreli tümörler adı verilir. Bazı habis tümörler yumurtalık organı içersinde bulunan ve destek dokusu adı verilen hücrelerden köken alan nadir tümörlerdir (stromal tümörler). Yumurtalıktan kaynaklanan ve en sık görülen habis tümöre epitelyal kanserler denilir ve aşağıda yer alan bilgiler daha sık görülen bu tür kanserle ilgilidir. Riski Artıran Etmenler Ailesinde meme kanseri veya yumurtalık kanseri bulunan kadınlarda bu hastalık daha sık ortaya çıkar. Özellikle anne, kardeş, kızında yani birinci derecede akrabasında yumurtalık kanseri bulunan kadınların nisai muayenelerine belirli aralarla gitmeleri ve yumurtalık kanserinin belirtilerine dikkat etmeleri uygun olur. Meme ve yumurtalık kanseri sık görülen ailelerde bu hastalığı yeni kuşaklara taşıyan genlerden bazıları (BRCA grubu genler) tespit edilmiştir. Bozuk genlerin varlığı kan örneği içersindeki hücrelerde tespit edilir. Kanserli bir hastada, eğer ailede de sık kansere rastlanılmışsa, bu genetik bozukluk araştırılabilir. Eğer hastanın BRCA geni (yani meme, yumurtalık başta olmak üzere diğer sindirim sistemi kanserlerine yol açan genetik bozulma) taşıdığı tespit edilirse, bu kişinin kardeş ve çocuklarında da aynı genin varlığı kan örneğinde araştırılabilir. Henüz kanser olmamış bir akraba kadında BRCA geni bulunursa, bu kişiye koruyucu amaçla (kanser başlamadan önce) iki yumurtalığın ve hatta iki memenin ameliyatla alınması önerilebilir. Bu tür koruyucu cerrahi girişimlere hastanın karar vermesi çok karmaşık bir süreç olup, hastanın çeşitli tıp uzmanlarına danışarak öyle karar vermesi uygun olur. Hastalık Bulguları Yumurtalık kanserinin en sık görülen belirtisi karın şişmesidir. Bu aslında geç bir hastalık bulgusudur. Yumurtalıktan başlayan kanser karın içersindeki zara yayılınca, vücudun buna reaksiyonu olarak karın içersinde serum ve kan toplanmaya başlar ve bu durum karın şişliğine yol açar. Ne yazık ki yumurtalık kanseri erken bulgu vermez, ve kadının hasta olduğunu anlaması için erken bir belirti yoktur. Nadiren, şanslı kadınlarda yıllık muayene sırasında tesadüfen erken dönemde hastalık tespit edilebilir. Tanı Yöntemleri Yumurtalık kanserinden şüphelenildiğinde nisai muayeneye (tuşeye) ek olarak radyolojik tetkikler gereklidir. Tüm karına yönelik MRG (magnetik rezonans görüntüleme) veya bilgisayarlı tomografi hastalığın tanınmasına ve yaygınlığının anlaşılmasına çok yardımcı olur. Kanser hücrelerinin salgıladığı bazı maddeler kana karışır, bunların kandaki seviyesi ölçülerek tanı desteklenir. Kanda dolaşan kanser hücresi ürünü bu maddelere, tümör belirleyiciler (tümör marker’ları) adı verilir. Yumurtalık kanserinde en sık tespit edilen tümör belirleyiciler, CA 125, CA 19-9, CEA adlı maddelerdir. Tümör belirleyiciler başlangıçta tanıyı koymaya, tedavi bitiminde ortadan kalmış hastalığın tekrarladığı, nüksettiği, zamanı belirlemede, tedaviye iyi cevabın oluşmasını, kanserli dokuların azalmasını, takip etmekte, ve eğer iyi cevap alınamıyorsa, tedaviyi değiştirmek için karar verilmesinde, çok yardımcı olurlar. Tedaviye iyi cevap veren hastalarda tümör belirleyici miktarı kanda çok düşük bir düzeyde bulunur. Kanser tekrarlarsa veya kanser kalıntıları tekrar büyümeye başlarsa, kandaki tümör belirleyici madde seviyesi yükselmeye başlar. Yumurtalık kanseri tanılı kadınlarda tümör belirleyiciler, hastalığın takibi için en az 5 yıl süreyle, belirli aralıklarla, birkaç ayda bir, kanda ölçülür. Evreleme Yumurtalık kanserini organ dışına çıkmadan, erken evrede yakalamak, tamamen tesadüftür. Hastalığın yaygınlık durumunu gösteren sınıflamaya evreleme denilir. Evre 1’de kanser sadece yumurtalıklarda sınırlıdır. Evre 2’de yumurtalıktan çıkan kanser alt batın içersindeki dokulara ulaşmıştır. Evre 3’de kanser tüm batın boşluğuna yayılmıştır ve karın içersinde sıvı toplanmıştır. Yumurtalık kanseri sıklıkla bu evrede yakalanır. Evre 4’de ise kanser, kan ile yayılmış ve karın organları dışına da (örneğin akciğerlere) ulaşmıştır. Tedavi Yaklaşımı Yumurtalık kanserinden muayene bulguları, radyolojik tetkiklerin sonucu, kandaki tümör belirleyici seviyesi gibi bulgularla şüpheleniliyorsa hastaya ameliyat önerilir. Bu hastalıkta biopsi yaparak tanı koyma nadiren başvurulan bir yöntemdir, genellikle karın içersinde büyümüş olan kitlenin ameliyatla tamamının çıkartılması yoluna gidilir. Operasyon sırasında alınan parça örneğinde mikroskop ile tetkik yapılabilir. Bu kısa süren bir değerlendirmede, hasta anesteziden uyandırılmadan, ameliyathanede bulunan patoloji uzmanı doktor, yumurtalıktaki kitlenin kanser olup olmadığını söyler. Eğer kanser denilirse ameliyat devam eder. Yumurtalık kanserinin cerrahi tedavisi sırasında rahim, iki yumurtalık, çevre lenf bezleri ve barsakları örten zarımsı bir doku alan omentum çıkartılır ve tüm batının içi cerrah tarafından el ile muayene edilerek varsa yayılmış kanser dokuları tamamıyla çıkartılmaya çalışılır. Bu büyük ve deneyim gerektiren bir ameliyattır. Ameliyatı ilaç tedavisi, yani kemoterapi takip eder. Kemoterapi mutlaka damar yolu ile verilir. Bu uygulamaya “intravenöz” kemoterapi denilir. Tedavi 4-6 seans (2-4 ay) sürer. Bazı olgularda, hastalık tüm karına yayılmış ancak ameliyat sırasında gözle görülebilen tüm kanser odakları çıkartılabilmişse, kemoterapinin bir kısmı doğrudan karın boşluğu içersine verilir; bu uygulamaya “intraperitoneal” (İP) kemoterapi denilir. İP uygulamasının şifa şansını artırdığı ve hastalıksız geçecek yılları uzattığı anlaşılmıştır. Radyoterapi bu kanserde nadiren kullanılan bir tedavi yöntemdir. Çünkü hastalığın özelliği sıklıkla tüm karın boşluğu içersine, yani geniş bir alana erkenden yayılmasıdır. Bu geniş alana radyoterapi uygulamak çok fazla, hastanın dayanamayacağı kadar çok, yan etkilere yol açar. Ayrıca karın içersinde, özellikle üst batında, radyoterapiye çok duyarlı organlar, karaciğer, böbrekler, ince barsaklar, bulunur ve bunlar ışın tedavisi nedeniyle kolayca hasar görebilirler. Bir de yumurtalık kanseri hücreleri radyoterapiye çok duyarlı olmadığından, ışın tedavisi ile kolayca yok edilemezler. Yumurtalık kanserinde radyoterapi, çok yerel kalmış veya sadece belirli-sınırlı bir alanda, yerel tekrarlayan (nüks eden) hastalık varsa uygulanan bir tedavidir. Yumurtalık kanserinin ameliyat ve kemoterapilerden sonra tekrarlama ihtimali vardır. Bu nedenle hastalar mutlaka yıllarca onkolog tarafından yakından izlenirler. İzlem sırasında muayene, radyolojik tetkikler, kan testleri yapılır. Tekrarlama erken yakalanırsa, yeniden cerrahi ve sonrasında kemoterapi ile şifa şansı yakalanmaya çalışılır. Yumurtalık kanserinde etkin olan birçok kemoterapi ilacı vardır. Kanser hücrelerinin duyarlılığına göre onkolog bu ilaçlardan seçim yaparak sıklıkla 2 veya 3’ünü birlikte (kombine kemoterapi) hastasına uygular. Dört-beş defa kanser tekrarlasa bile kullanılacak yeni ilaçlar, hastayı hastalıksız hale getirecek tedaviler söz konusudur; buna kurtarma tedavileri adı verilir. Kemoterapinin Yan Etkileri Bulantı, kusma, saç dökülmesi, halsizlik, ishal, kan değerlerinde düşme en sık görülen yan etkilerdir. Günümüzde mevcut destek tedavileri ve yan etki giderici ilaçların sayesinde bu şikayetlerin çoğu iyileştirilir. Sadece saç dökülmesi engellenemez. Bu da geçici bir durum olup, kemoterapiler bittikten birkaç ay sonra sıklıkla daha gür ve daha dalgalı saçlar yerine gelmektedir. Kemoterapi ilaçlarının kas ve kemiklerde ağrı yapması beklenir. Bu şikayet romatizmal şikayetlerde kullanılan ilaçlar yardımıyla geçer. Ayrıca el ve ayak parmaklarında uyuşma karıncalanma gibi şikayetler ortaya çıkabilir, bu durum onkologa bildirilmelidir. Aşırı yorgunluk hissi olduğunda onkolog destek ilaçları ve bazı egzersizler önerebilir. Tedavi Bittikten Sonra Tedavisi tamamlanan hastaların en az 5 yıl onkolog (kanser hastalıkları uzmanı) kontrolünde kalması gereklidir. Belirli aralarla (3-6 ay) yapılan kontrollerde, muayene, smear, MRG, PET hekimin görüşü doğrultusunda tekrarlanır. Bunlara ilaveten tümör belirleyiciler kan seviyesinin tespiti bu kanserde çok önemlidir, belirli aralarla ölçülmelidir. Yeni geliştirilmiş, hızlı ve kaliteli görüntü oluşturan bilgisayarlı tomografi tetkiki de sık kullanılan faydalı bir radyolojik tanı yöntemidir. |
|||
Poliklinik ve Birimlerimiz | Doktorlarımız | Medikal Yazılar | Anlaşmalı Kurumlar | Randevu - İletişim KVKK - Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Köybaşı Cad. Mübaşir Sok. No:2 Yeniköy Sarıyer / İstanbul 444 10 97 Bu sitenin içeriği, kullanıcıyı sağlık amaçlı bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin yada konsültasyonunun yerini alamaz. Site içeriği, asla kişisel teşhis yada tedavi yönetiminin seçimi için değerlendirilmemelidir. |
|
Tasarım ve Geliştirme |